Ruhyüzünde Sanat Döngüsü 1
Guernica Tablosu
Geniş kitleleri etkileyen toplumsal olayların ve felâketlerin insanlar üzerinde bıraktığı etkiler, kişisel özelliklerin yapısına göre farklılıklar gösterebilir. Doğal afetler, savaşlar salgın hastalıklar gibi olaylar derin yaralar açar ve ruhlarımızda izler bırakır. Kimileri olaylar karşısında tepkisiz kalır ve yok sayarak ruhunu korumaya alır. Kimileri kendi dünyasına çekilir ve yaşadıklarını içselleştirir. Kimileri de bunu sanatına yansıtır ve dışavurur. Acısını, üzüntüsünü, insanın çaresizliğini kendince yorumlayarak ölümsüzleştirir. Farklı yerlerde, farklı kültür özellikleri ile yaşayan insanlar bu sanat eserine farklı bir zaman diliminde rastlayabilirler. Ama sanatçı vermek istediği duyguyu sanat eserinde öyle güzel anlatır ki, o eserle karşılaşan kişi sanki o eserin içinde hisseder kendini… Bu da sanatın aynı zamanda evrensel olduğunun kanıtıdır.
“Yumurta mı tavuktan çıkar yoksa tavuk mu yumurtadan çıkar?” sorusunun bulunamayan yanıtı gibidir sanat ve toplumsal olaylar ilişkisi. Sanatçı olaylardan etkilenir sanatına yansıtır. O sanat eseriyle karşılaşan insanlar da o olayı yaşamış gibi etkilenerek sanat eserine ve yaratıcısı olan sanatçıya hayran olmakla birlikte, duygusal anlamda anlatılan acıyı, felâketi, savaşı, yokluğu vb. iliklerine kadar hissederek, yaşamış gibi ruhlarında duyumsarlar. Suyun yeryüzündeki döngüsü gibi sanat da olayları ruhlar üzerinde dolaştırarak bir döngü oluşturur.
Pablo Picasso”nun Guernica tablosu sanat tarihinde en çok konuşulup tartışılan eserlerden biridir.
1937″de Franco rejiminin aldığı bir kararla Guernica Kasabası 20 savaş uçağı ile bombalanır ve şehrin büyük bir kısmı yok olur. Kübist akımın öncülerinden olan İspanyol ressam Pablo Picasso bu olayı sembolik bir resim dili kullanarak anlatmış, resmin kaotik yapısı da eserin farklı biçimlerde yorumlanmasına imkân tanımıştır. Eser, sanat alıcısının kişisel donanımı ve kültürel özelliklerine göre sistematik, sanatsal, politik, psikolojik, sosyolojik veya edebi anlamda incelenebiliyor.
Picasso’ ya tabloda ne anlatmak istediği sorulduğunda cevabı; “Sembolleri tanımlamak ressama bağlı değil. Resme bakan halk, sembolleri anladığı gibi yorumlamalıdır.” şeklinde olmuştur. Ayrıca bir resmin önceden tasarlanıp yaratılmadığını, bir akış halinde ortaya çıktığını ifade eder. Tabloları herkes istediği gibi anlamlandırabilir. Aslında bu çok yerinde bir açıklama diyebiliriz. Tabloları doğru, yanlış düşünmeden hislerimizle okumalıyız.
Kısaca; Guernica tablosunun ana fikri üzerinden birçok yorumlama yapabilirsiniz. Tabloyu incelediğinizde ufak ufak detaylar bulup hikayeyi baştan yazabilirsiniz.
Guernica’nın kompozisyonu kafa karıştırıcı ve kaotik görünüyor, izleyiciyi yoğun bir şekilde şiddet içeren ortama çekiyor. Her şey hareket ediyor ve değişiyor gibi görünüyor. Mekan, Picasso’nun kübist üslubunun karakteristiği olan değişen perspektifler ve çoklu bakış açıları ile ifade ediliyor. Görüntüler örtüşüyor ve kesişiyor, formları gizliyor ve sınırlarını ayırt etmeyi zorlaştırıyor. Gövdeler çarpık ve yarı soyutlanmış görünüyor. Figürler birbirine karışmış gibi görünürken, keskin açısal çizgiler parçalanmış bedenleri parçalara ayırıyor. Tüm bu karışıklığa rağmen, aslında baskın bir görsel düzen var. Picasso kompozisyonu, figürleri soldan sağa hareket eden üç dikey grupta düzenleyerek dengelerken, ortada bulunan figürler büyük bir ışık üçgeni içinde sabitleniyor. Resmin bütünlüğü ise figürlerin teker teker incelenmesinden sonra ortaya çıkıyor.
Boğa Figürü Neyi Temsil Ediyor?
Resmin sol kısmında konumlanmış olan boğa, kaosun ortasında sakin duran tek figür. Bir röportajda Picasso, boğanın vahşeti ve karanlığı temsil ettiğini belirtiyor. Buna ek olarak, sanatçının boğa figürünü diğer eserlerinde de kullandığı biliniyor. Özellikle çocukken izlediği boğa güreşlerindeki yaşam ve ölüm savaşından etkilendiğini belirtmek gerekiyor. Bununla birlikte, bazı sanat tarihçileri at figürünün Cumhuriyetçileri, boğanın ise Franco’nun ordusunu temsil ettiğini düşünüyor.
Sanat tarihçisi Patricia Failing boğa figürünü şu şekilde yorumluyor: “Boğa ve at İspanyol kültüründe önemli figürlerdir. Picasso bu figürleri zaman içinde farklı anlamlarda kullandı. Bu yüzden, boğa ve atın anlamını yorumlamak çok zor. Bazen boğa, İspanya’nın sembolü olarak İspanyol kültürünün erdem ve değerlerini temsil ediyor. Kimi zaman güç üzerinden baskın olan ile pasif olanın ilişkisini yansıtmada kullanılıyor. Bazen de karanlık ve aydınlık arasındaki bir ilişkiyi temsil edebiliyor. Guernica’daki boğa figürü sizin eseri nasıl yorumladığınıza bağlı olarak farklı anlamlar kazanıyor. Boğa kötüyü de temsil ediyor olabilir, iyiyi de.”
Tablodaki en merak uyandıran unsurlardan biri de üst kısımda konumlanmış olan ışık. Farklı şekillerde ele alınan ışık birçok şeyi temsil ediyor olabilir. Bunlardan bazıları: hakikat, cumhuriyet, medeniyet, umut, Tanrı, adalet, hayat, aydınlanma ve halk.
Tablo küçük çaplı bir dünya turu kapsamında çeşitli ülkelerde sergilenir ve beğeni toplar. Böylece İspanya’daki iç savaşa diğer ülkelerin de ilgisi çekilmiş olur. Guernica savaş trajedilerinin ve savaşın ruhlarımız üzerindeki acı verici etkilerinin bir özetidir. Guernica tablosu zaman içinde savaşın yaşattığı trajedilerin anımsatıcısı, savaş karşıtı ve barış yanlısı düşüncelerin sembolü haline gelmiştir. Bir subay sergiyi gezerken tablonun önünde durmuş, resmi uzun uzun izleyerek Pcasso’yu tebrik etmiş ve bunu siz mi yaptınız? Çok güzel diyerek övgüde bulunmuştur. Pablo Picasso o tarihi cevabı vererek zekâsının da sanatı kadar parlak olduğunu ispatlamıştır.
-Hayır ben yapmadım. Siz yaptınız!
Bu cevapla sanatçı, eserinin ortaya çıkış sebebi olarak en başta belirttiğimiz gibi toplumsal bir olay olan iç savaşı işaret etmiştir. Yani sanat, toplumsal bir olay neticesinde sanatçının imgeleminde kendi kendini doğurmuştur.
Sanatla, sevgiyle, şiirle kalın…