Martılar
Yakamoz’un uğurladığı.
Gün batımı ufka dalar gibiydi.
Ben bilirim bir sebebi vardı.
Bir akşam üstü.
Bulutları parçalayarak.
Gelen rüzgarın sesi.
Martılar.
En çok gözlerin suçlu dercesine sarhoş.
Uçtular bugün batımında.
Benim gibi biliyorlardı belki de.
Şereften yoksun.
Sahtelikler yalanlar dolanlar.
Astarı yırtık.
Beş para etmez gönüllerde.
Katık olunmayacağını.
Belki de savaşmayı beceremedim hiç.
Oysa ki.
Martıların ben sevgi kırıntısında.
Özgürleşirler sanırdım.
İnanışlarımdı benim.
Oysa çoktan yarım kalmış.
Bir masala küsmüşler benim gibi.
Şafağıma gizlediğim.
Denizim mahcup düşse de.
Bu göğün mavisin de.
Ufak bir limanda bugün batımında.
Eski bir sözün de dediği gibi.
Mevsim kış olmadan kırılmadan dallarım.
Ortada buluşsak.
Yakamoz akşamının yansımasıyla.
Kıyıya küsmeden.
Hafifletsek şu yüklerimizi.
İnatla, yaralı
Tel örgülerimden arınıp.
Uçup gitmeden düşlerim.
Vazgeçmeden.
Bu zaman dilimine inanışlarımla.
Sorgusuz sualsiz.
Gülüşlerimi bavuluma koymadan.
Bulsam yüreğimi çok geçmeden
Yine gelir mi.
Bu limana gemiler.
Martılar.